1899’da babasının tarım teçhizatları sattığı Almanya’nın Hesse eyaletinin Kirchhain kentinde dünyaya geldi. Dindar ancak çok fazla dini bilgiye sahip olmayan bir Yahudi evinde yetişti. Yakındaki Marburg’da bulunan Gymnasium Philippinum’dan (lise) 1917’de mezun oldu. Marburg’da kaldığı evde, neo-Kantçı filozof Hermann Cohen’in takipçileri ile temas kurdu. On yedi yaşındayken Siyonist oldu; bu davaya otuz yaşına kadar bağlı kaldı. 1921’de Ernst Cassirer’in gözetiminde “F. H. Jacobi’nin Felsefi Öğretisinde Bilgi Sorunu Üzerine” başlıklı doktora tezi ile Hamburg Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. 1922’de Freiburg Üniversitesi’nde bir yıl geçirdi ve bu sırada Edmund Husserl ile Husserl’in asistanı Martin Heidegger’in verdiği derslere katıldı. Strauss, Almanya’daki yıllarında Alexander Altmann, Hans-Georg Gadamer, Jacob Klein, Alexandre Kojève, Paul Kraus, Gerhard Krüger, Karl Löwith ve Gershom Scholem ile arkadaş oldu. (İlk kitabını adadığı) Franz Rosenzweig ile temas halindeydi. Klein, Krüger, Löwith ve Scholem ile yazışmalar Toplu Eserler’in 3. Cildinde yayımlandı. 1925 yılında Berlin’deki Akademie für die Wissenschaft des Judentums’ta (Yahudilik Bilimi Akademisi) araştırma görevine başladı. 1925-28 yıllarında, Die Religionskritik Spinozas als Grundlage seiner Bibelwissenschaft: Untersuc-hungen zu Spinozas Theologisch-politischem Traktat (1930; İngilizce Spinoza's Critique of Religion [Spinoza’nın Din Eleştirisi] olarak yayımlandı, 1965) başlıklı ilk kitabını yazdı. 1932’de Rockefeller Bursu ile Paris’te çalışmalar yürüttü. Oradayken dul kalmış Mirjam Bernsohn ile evlendi ve onun oğlunu daha sonra evlat edindi. 1933’te ailesiyle yine Rockefeller Bursu ile İngiltere’ye taşındı. 1936-37 yıllarında Cambridge Üniversitesi’nde araştırma bursuyla çalışmalar yürüttü. 1937’de Columbia Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalıştı. 1938-1948 yılları arasında New School for Social Research’te lisansüstü öğretim üyeliği yaptı. Paul Kraus Strauss’un kız kardeşi Bettina ile evlendi ve Strauss, her iki ebeveynin Mısır’daki ölümü üzerine, tek çocukları olan bir kız çocuğunu evlat edindi. 1949’da Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’ne profesör olarak katıldı ve 1959’da Robert Maynard Hutchins Üstün Hizmet Profesörü olarak atandı. 1968’de bir buçuk yıllığına Claremont Men’s College’a geçti ve 1969’da St. John's College-Annapolis’e giderek burada 1973’te vefatına kadar Scott Buchanan Distinguished Scholar in Residence olarak görev yaptı.
Platon’un Kriton diyaloğu, Sokrates’in Savunma’sının doğal devamı niteliğindedir. Savunma Atina halkıyla yapılan aleni bir sohbet iken, Kriton, Sokrates ile onun en yaşlı dostu Kriton arasında büyük mahremiyet içinde yapılan bir sohbettir. Sohbet sadece büyük mahremiyet içinde olmakla kalmaz, Sokrates hapiste olduğu için dünyadan da tecrit olmuşlardır. Buna ek olarak, diyalog başladığında hava hâlâ karanlıktır. Dolayısıyla, harici olarak Savunma’nın karşı kutbundayızdır. Konu: Sokrates, hayatını kurtarmak için hapisten ve elbette Atina’dan kaçmalı mıdır? Daha genel ifade edecek olursak: Yasaya itaatsizlik etmeli midir? Sokrates’in yanıtı şudur: Amasız mamasız yasaya itaat etmelidir. Kriton’da, Sokrates’in yaşlı dostu Kriton tarafından üstlenilen bencil kurtarma harekatını boşa çıkarmak, onu diğer Atinalı yurttaşlarla uzlaştırmak ve yine Sokrates’in gelecek kuşaklara bırakacağı imajı yönetmek ve şekillendirmek için, Atina Yasalarını nasıl ustalıkla kişileştirdiğini ve ilahlaştırdığını görebilir ve duyabiliriz. Hem Savunma’yı hem de Kriton’u tartışırken, Strauss, Platon’un Sokrates’inin dinleyicisinin kafasını karıştırmak ve okuyucu-izleyicisinin düşünceli farkındalığını tetiklemek için kullandığı sayısız retorik ve şiirsel aracı açığa çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda diyaloglardaki argümanın altında yatan ve onları şekillendiren belirli eylemi aydınlatır.
Garanti Kredi Kartları
İşbank Kredi Kartları
Halkbank Kredi Kartları
Denizbank Kredi Kartları
Türkiye Finans Kredi Kartları
Vakıfbank Kredi Kartı ile Ödeme
Yapıkredi Kredi Kartları
Finansbank Kredi Kartları